Çatalağaç köyü tarihçe bölümünde de açıklandığı üzere çok eski ve tarihi bir köydür. Dışarıya verdiği göçü başlangıçtan bu yana düşünürsek, karşımıza tasavvur edemeyeceğimiz bir nüfus çıkar. Bunu köydeki eski yerleşim yerlerinden , 19 yüzyıldaki aile isimlerinden (ki bu ailelerin bile şuanda yalnızca veya 20 si köyde mukimdir) ve bilinen göçlerden rahatlıkla görebiliyoruz.
Türkler Anadolu da uzun süre göçebe yaşadı. Kuşkusuz çatalağaç’lılar da bu geleneğe uydular. Tarihçi Hamza Aksüt'e göre; Diyarbakır Bismil'de, Urfa Akçakale'de Güvenç Obası'nın yerleşimleri (kışlakları) oldu. Ayrıca yine bu bölgelerde Bekdeş Obası'yla iç içe yaşadılar. Boz Ulus'un Anadolu'da ilk yerleşimine bakarsak yine karşımıza Diyarbakır bölgesi çıkar.
Yaylalarda ilk yerleşim başladıktan sonra, nüfusun çoğalmasına paralel olarak düzenli bir şekilde gerek kuzeye(sahil) istikametine doğru gerekse batıya doğru hem sahilden hem de Kelkit Vadisi boyunca göç devam etmiştir. Bugün Kelkit Vadisi boyunca (Koyulhisar, Reşadiye, Niksar, Tokat, Çorum) her yerde bizim yöremizden giden insanlara rastlamak mümkündür. Aslında burada Şadı'yı düşünürken Kaynaş, Doymuş, Törnük ve Taşlıca köyleriyle birlikte düşünmek lazım yani eski Kürtün olarak.
18 yüzyıl sonrasına bakarsak; büyüklerimiz Ören'de yaşayan ailelerin fazlaca çalıp oynadıklarını, yine bir sis sonrası Ortaköy'de mısırların insan boyuna çıktığını gördüklerini, ve bunlar henüz ekim yapmadığından vs. vs. (mitolojik bir hikaye ile) bir sabah kalkıp göç ettiklerini söylerler. Göç nedenleri farklı olsa da, göç olgusu doğrudur. Hatta Kösederesinde bir aileden 7 adet beşikli gelin in birlikte gittiği hikaye olarak anlatılır. Birinci dünya savaşında (muhacirlikte) gidenler herkes tarafından bilinmektedir. Göç yolu ağırlıklı olarak Ordu güzergahından, Niksa, Tokat, Samsun ve Batı Karadeniz yönüdür.
Tepealan yaylasında geçen ZEDEF hikayesinin aynısı Ordu’nun Ulubey ilçesindeki harami köyünde anlatılır. Asarkaya'nında aynısı oradadır. İkinci örnek Gürgentepe ilçesidir ve oradan Niksar'a gidenler. Niksar Almus arasında bulunan 10 adet köye yörede Kürtün’lü diye hitap edilmektedir. Bu köyler; (tesbit edebildiğimiz kadarıyla) Ataköy (kızıldere), Yeşilçam, Güzelyayla, Geyikgölü, Pelitli, Ayvalı, Sağırlar, Babaköy ve Kızılelma'dır. Yine bu köylerdeki aile isimlerine baktığımızda; Tomioğlu (Domaoğlu), Sağıroğlu, Kürdoğlu, Yetimoğlu, Höbeloğlu, Piroğlu, Ekizoğlu gibi isimler ilk karşımıza çıkanlardır. Bu köylerin hepsi Harşıt Vadisi'nden gittiğini bilmekte ancak sorduğumuz kişiler köy ismi verememektedirler.
Şiran'ın Kırıntı köylüleri atalarının Kavraz'dan gittiğini söylemektedirler. 1515 yılındaki tahrir defterlerinde geçen ALAHNAS nahiyesinin nerede olduğunu bugün bilemiyoruz , ancak şimdiki Kavraz olma olasılığı çok yüksektir. Çünkü Alahnas'a ait bilinen köyler bu gün Tirebolu ve Güce'nin güney kısımlarındadır yani Kavraz'ın kuzeyindedir. Bilinmeyen köyler ise bu günkü Kavraz çevresindeki obalar olsa gerek. Bu konuda değerli dostum , Tarih Öğretmeni Sayın Ahmet ÜNLÜ'nün daha kapsamlı incelemeleri vardır.
Kırıntı köylülerinin anlatımına göre: 1745 yılında Kavraz'da bir isyan çıkar, isyan bastırıldıktan sonra, insanlar yakalanmamak için birtakım yerlere kaçarlar. Kırıntılıların dedeleri de Kavraz'dan doğu yönüne gidip Şiran'da bugünkü Kırıntı Köyü'nü ormandan açarak yerleşirler ve adına da Kırıntı derler. Bu konuda detaylı araştırma yapmadık ama ilk bakışta aile isimlerinin aynı olduğunu görüyoruz.